O kadar uzun zaman olmuş ki yazmayalı, nasıl başlayacağımı bilemedim...Blogum küsmüş bana haksız da sayılmaz. Neden bu kadar uzak kaldığımı ben de bilmiyorum sadece içimden yazmak gelmiyor diyebilirim. Yaşıyorum çok şükür fakat Cuma gününden beri hastayım. Bütün hafta sonu boyunca sürekli yattım :( Sanki daha iyi gibiyim şimdi. Bu arada dün gece yağmaya başlayan kar bu saatte hala devam ediyor. Hasta olmasaydım, bu güzel havada dışarı çıkıp biraz fotoğraf çekerdim. Kar çocukluğuma götürür beni her zaman. Dizlerimize kadar kara gömülürdük yürürken öyle yağardı kar Erzurum'a :) Çizmelerimin içi karla dolardı yine de umursamaz hiç kimsenin yürümediği yerlerde yürür kendi ayak izlerimi bırakırdım. Mevsim kışa dönünce her sabah kalkar kalkmaz yaptığım ilk iş pencereden karşıdaki dağların tepelerine bakardım kar yağmış mı diye? Dağa yağan kar aşağılara yağacak olan karın habercisiydi çünkü :)
Neyse bu kadar eski yeter gelelim günümüze. Sizlere bu yazımda Nayad Bal'ı tanıştırmak istiyorum. İstanbul doğumlu olan Nayad Bal yıllarca mimarlık yaptıktan sonra önce kendisi ve arkadaşları için yapmaya başladığı takılarla bu günlere gelmiş. Yüzük ve bileklik olarak çalıştığı takılarına bayıldım.

Neyse bu kadar eski yeter gelelim günümüze. Sizlere bu yazımda Nayad Bal'ı tanıştırmak istiyorum. İstanbul doğumlu olan Nayad Bal yıllarca mimarlık yaptıktan sonra önce kendisi ve arkadaşları için yapmaya başladığı takılarla bu günlere gelmiş. Yüzük ve bileklik olarak çalıştığı takılarına bayıldım.
Yorumlar
takılar çok şirin ev ve kedi süper:)
pisilere bayildim :))
trenli kediden isteyrum .)