
Takvim, 27 Aralık 1919 Cumartesi.
Hava açık, ılık. Birkaç gün önce sepeleyen kar tutmamış.
Halk, Çankaya bağlarının batısındaki Kırşehir yoluna açılan yokuş boyunca akın akın yollarda. Kulaklar minarelerde. O tarihi anı, selalarla bütün Ankara’ya müezzinler duyuracaktı. Sabırsız bir bekleyiş bu. Saatler öğleden sonra üçü on geçeyi gösterirken, o selalar duyuldu. Cümle halk arasında bir dalgalanma oldu. Yokuş başına doğru bir yüklendi Ankara. Bir sevinçli telaş, bir büyük heyecan. Uzaklarda bir motor gürültüsü vardı. Sonra, korna sesleri. Evet, geliyordu Mustafa Kemal. Yokuş başında, Seymenlerin önünde durdu. Otomobilinden indi. Onlara doğru ağır ağır yürüdü. Hepsi bir anda esas duruşa geçtiler. Her soluk tek can olmuştu. Bütün gözler, onun gözlerinde düğümlüydü. Vakur ve sert bir sesle:
- Merhaba efendiler! dedi.
- Sağol Paşa Hazretleri...
- Arkadaşlar! Buraya neden geldiniz?
- Millet yolunda can vermeye geldik!
- Fikrinizde sabit misiniz?
- And olsun.
... Ve, işte o zaman Mustafa Kemal’in gözleri ilk kez yaşardı. Zincir kabul etmeyen bu ulus, onun peşinde, gerekirse ölüme bile, göz kırpmadan gidebilirdi...
Metin SOYSAL (Yıllarboyu Tarih Dergisinden)
1 yorum:
27 ARALIK 2009 PAZAR ne kadar olmuş yazalı ve ne acı ki bir Allah'ın kulu da yorum yapmamış zaten bundandır ki bu ülke bu halde .(((
Yorum Gönderme